Fatih devrinde Ege denizinde bircok adalar, 1517 den sonra da Suriye ve Mısır alınarak Akdeniz'in kuzey, doğu ve güney-doğu kıyıları Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmıştı. İlerde Akdeniz'i bir Türk gölü haline getirecek olan yeni atılımların bağşlangıcı ve Akdenizde en kuvvetli Türk deniz üssüne sahip olma vantajı 1519 tarihinde atılan yeni adımla büyük bir gelişme gösterir. Bu tarihte Akdeniz in güney batı kıyılarından, Cezayir'den tarihin Barbaros'u Hızır Reis'in Hacı Hüseyin namındaki elçisi Yavuz'a devrin en büyük Türk devletinin sultanına Cezayerin tabiyetini arzeder. İşte bundan böyle Akdeniz'in doğu yarısına hakim olan Türk idaresi Cezayeride kendi hakimiyetine almış, Batı Akdeniz de de Türk hakimiyeti görülmeye başlamış ve Akdeniz bir Türk gölü haline gelmiştir.
Bu doğudan batıya doğru yayılan hakimiyet karada olduğu gibi denizde de kendisini göstermiş tarihte dünyanın sayılı donanmalarından birine sahip olma sonucunu yaratmıştır.Osmanlı tarihinde "Garp Ocakları " adı verilen Afrika'nın bu kuzey kıyılarından Akdeniz'de yaratılan destanlar yankılarını sadece kendi bölgelerinde bırakmazlar. Akdeniz'in dev kasırgaları haline gelen bu denizciler yankılarını Akdeniz'in doğu kıyılarına kadar ulaştırır ve Anadolu'nun folklorunda "Cezayer Türküsü" ile dalgaların yankıları bir karşı yakın seda ile karşılaşır.
Bugün halen Akseki ve dolaylarında halk oyun havalarından olan "Cezayer Türküsü" işte böyle ihtişamlı bir geçmişin halk ruhundan halk sosyal hayatına geçmiş ve toplumumuzu içten sızlatan duyguların güzel bir örneğini teşkil eder.Burada Sadıklar dan Ahmet Aydoğan'dan tesbit ettiğimiz bu tarihi oludğu kadar folklorik türkünün metin halinde sözlerini veriyoruz.